Yazar: Michael Laitman
Cennete Giden Yolumuzu Satınalmak
Yahudiler için yılın en kutsal günü, oruç tutup, dua ettikleri Yom Kipur (Kefaret Günü)’dur. Duanın önemli bir parçası da peygamber Yona’nın (Yunus Peygamber) kitabının okunmasıdır. İlginç bir şekilde, birçok dinine bağlı Yahudi, bu kitabı dua sırasında okuma hakkını satınalmanın, yılın geri kalan kısmı için kendilerini başarılı kılacağına inanırlar.
Doğaldır ki, o cemaatin sadece en zengininin gücü, bu konuda rekabet etmeye yeter. Çıkılan rakamlar, o cemaatin refahına göre değişiklikler gösterir ve bazı durumlarda bu hakkın yarım milyon dolardan daha fazlasına da satıldığı görülür.
Şifreyi Kırmak
Her nasılsa, insanların farkında olmadıkları, Yona kitabının bu kadar önemli olmasının gerçek nedenidir. Kabalistler, bu okumanın, yıl içerisindeki en önemli okuma olduğunu tespit ettiler, çünkü, bu kitap, insanlığı kurtarmanın şifrelerinin detaylarını verir ve bu, Kabalistlerin gözünde, herşeyden çok daha önemlidir.
Yona’nın hikayesi oldukça özeldir, çünkü, ilk olarak görevinden kaçmaya çalışan, fakat, sonunda pişman olan bir peygamberden bahseder. Yona’nın hikayesinin bir diğer özel yönü ise, görevinin İsrail halkını uyarmak değil de, halkının Yahudi olmadığı Nineve şehrini kurtarmak olmasıdır. Günümüz dünyasının bu istikrarsız koşullarında, bu hikayeye ve herbirimiz için içerdiği anlama çok daha yakından bakmamız gerekmektedir.
Ya Gemiden Dışarı Çık, ya da Yola Gel
Yaradan, Yona’ya, birbirlerine karşı ahlaksız davranışlar sergileyen Nineve halkına, hayatta kalmak istiyorlarsa, aralarındaki ilişkileri düzeltmeleri gerektiğini söylemesi emrini verir. Ancak, Yona görevinden kurtulmak ve Yaradan’ın emrinden kaçmak çabasıyla denize açılır.
Tıpkı Yona gibi, biz Yahudiler de, son 2000 yıldır görevimizden kaçıyorduk. Ve artık, kaçmaya devam etmeyi başaramaz bir hale geldik. Hz. İbrahim’in bizleri diğerlerini sevme üzerine kurulu bir ulus haline getirmesinden bu yana, bizlere geçen bir ödevimiz var ve bu da, dünyanın geri kalanı için bir birlik olma örneği oluşturmamız yükümlülüğüdür. İbrahim, tüm insanlığı birleştirmeyi istedi, fakat o zamanlarda sadece küçük bir grup oluşturmayı başarabildi.(bu konuda daha fazla bilgi için, “İsrail Halkı, Sen Kimsin?” makalemi inceleyebilirsiniz, 20 Eylül 2014 tarihinde New York Times gazetesinde yayımlanmıştır).
İsmi, İsrail Halkı olan bu grup, hâlâ dünya için bir rol model haline gelmelidir. Avraaam Itzhak AKohen Kook (Raiah), İsrail’in ilk Hahambaşısı, Orot Kodesh (Kutsal Işıklar) isimli kitabında bunu şiirsel olarak ortaya koymuştur, “Asılsız bir nefretten harap olduğumuzdan, dünya da bizimle harap oldu ve asılsız bir sevgiden yeniden inşa olacağız ve dünya da bizimle birlikte yeniden inşa olacak.”
Fırtına Boyunca Uyumak
Hikayede, Yona’nın görevinden bir gemi ile kaçması, denizin kabarmasına ve nerdeyse geminin batmasına neden olur. Fırtınanın en şiddetli anında, Yona, kendini gemideki kargaşadan ayrı tutarak, gemicileri kendi kaderlerine bırakmak üzere uyumaya gider. Yavaş yavaş, gemidekiler, bu fırtınanın nedeninin aralarındaki bir kişi yüzünden olduğundan şüphelenmeye başlarlar. Herkesi gözden geçirirler ve sonunda gemide yer alan tek Yahudi olan, Yona’nın bu kişi olduğunu keşfederler.
Birçok yönden, günümüz dünyası ile Yona’nın gemisi benzer durumdadır: Dünyamız global bir köy haline gelmiştir, sanki bizler hepimiz tek bir bot içerisindeyiz ve etrafımızdaki deniz de kabarıyor. Ve gemiciler yani tüm insanlık, tüm sıkıntıları için gemideki Yahudi’yi suçluyorlar.
Tıpkı Yona gibi, bizler de uyuya kalmış görünüyoruz. Her ne kadar, bizlere karşı olan nefretin varlığına uyanmaya başlıyor olsak da, bu nefretin nedeninin, tıpkı Yona gibi, görevimizi hala yerine getirmediğimizden kaynaklandığının da farkına varmak zorundayız. Eğer, yakında uyanmazsak, gemiciler bizleri gemiden dışarı fırlatacaklar, Yona’ya yapmış oldukları gibi. Zohar kitabının tefsiri olan, Şulam (Merdiven) kitabında Yehuda Aşlag’ın sözlerinden: “Kendini ve dünyadaki diğer insanları tanımlaması İsrail Ulus’unun bir görevidir… diğerlerini sevmenin bu yüce çalışmasını üstlenerek gelişmesi” (Arvut – Karşılıklı Sorumluluk).
Uyanma Çağrısı
Yona’nın da içinde bulunduğu gemideki gemiciler, denizi sakinleştirmek için umutsuzca bir girişimde bulunurlar ve Yona’nın talimatı ile onu denize fırlatırlar. Yona, denizdeyken, fırtına diner ancak bir balina gelir ve Yona’yı yutar. Üç gün, üç gece boyunca Yona, balinanın midesindeyken bir içsel değerlendirme gerçekleştirir. Hayatı için yalvarır ve görevini yerine getireceğina dair söz verir.
Yona gibi, herbirimiz de, bu dünyayı uyandırmak için, içimizde bir mesaj taşırız. Bizler, İsrail halkı, bağ kurma, birlik olma vasıtasıyla, bu dünyada barışı sağlamak için içimizde bir metot taşırız. Birlik, varlığımızın temel köküdür. Bu DNA, bizleri insan yapar ve günümüzde bunu yeniden canlandırmamız gerekmektedir, çünkü her nereye gidersek, bu kullanılmamış güç, bizleri birliğe getirmek için, etrafımızdaki dünyayı dengesizleştirmeye devam etmekte.
Bizlerin arasındaki birlik, ulusların geri kalanlarına ilham kaynağı olacak ve hatta onları bunu takip etmeye mecbur bırakacak, tıpkı bizlerin arasındaki ayrılığın, bölünmenin, tüm insanlığa bölünmeyi yansıttığı gibi. Bu, antisemitizm dahil, tüm belalarımızın nedenidir. Bizler, birlik olduğumuzda, bu birlik, tüm insanlığa, “tek kalp’de, tek adam gibi” olarak yaşayacakları, dünya genelindeki birleşmeyi sağlamak için gerekli olan enerjiyi sağlayacaktır. O zaman, tek soru şudur, bizler sorumluluğumuzu üzerimize alıyormuyuz yoksa gemiden denize atılmayı ve sonradan görevimizi yerine getirmekle hemfikir olmayı mı tercih ediyoruz.
Gerçekten de, eğer sorunlarımızı sonlandırmak ve antisemitizmden kurtulmak istiyorsak, eğer yargıyı, merhamete dönüştürmek ve güvenli, mutlu bir hayatımız olsun istiyorsak, o zaman birleşmeliyiz ve bu şekilde de tüm uluslara birliğin bir örneği olmalıyız. İşte, bu şekilde dünyaya barış ve sükunet getirebileceğiz. Aksi takdirde, ulusların bize karşı olan nefretleri giderek artmaya devam edecek. Şimdi, insanların Yom Kipur’da Yona kitabını okuma ayrıcalığını edinmek için neden bu kadar çok para ödemeye istek duyduklarını anlayabiliriz.
Bu yazımı, Kook (Raiah)’dan yapacağım bir başka alıntı ile sonlandırmak istiyorum: “Dünyadaki tüm kargaşalar sadece İsrail için gerçekleşirler. Şimdi, çok büyük bir görevi isteyerek ve dikkatlice yerine getirmek için çağrıldık: kendimizi ve tüm bozulmuş dünyayı bizimle birlikte inşa etmek.” (Igrot – Mektuplar).